2 Temmuz 2017 Pazar

Adnan Ersan

Yazarın Adı:Adnan Ersan
Yazarın Tam Adı:Öğretmem, Yazar
Unvan:Yazar
Doğum:Samsun 1953

Kitapları

  • Güldüren Saçmalar (Gülmece Dizisi)
  • Espri Küpü
  • Güldüren Espriler (Gülmece Dizisi)
  • Soğuk Bilmeceler (Gülmece Dizisi)
  • Mezartaşı Esprileri (Gülmece Dizisi)
  • Fil Bilmeceleri (Gülmece Dizisi)
  • Onu Öyle Demezler (Gülmece Dizisi)
  • Temel Bilmeceleri (Gülmece Dizisi)
  • Çocuk Bilmeceleri (Gülmece Dizisi)
  • Çocuk Fıkraları (Gülmece Dizisi)
  • Öğrenci Esprileri (Yayınevi Genel Dizisi)
  • Okul Fıkraları (Gülmece Dizisi)


Adalet Ağaoğlu

Türk edebiyatının son zamanlarda yetiştirdiği en büyük yazarlardan biri olan Adalet Ağaoğlu, 13 Ekim 1929 yılında Ankara Nallıhan'da dünyaya geldi. Dört çocuklu tüccar bir ailenin tek kız çocuğu olarak yaşamını sürdürmüştür. İlköğrenimini dünyaya geldiği Ankara Nallıhan'da tamamlamıştır. Ortaöğrenimini 1938 yılında yerleştikleri Ankara'da Ankara Kız Lisesinde tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden 1950 yılında mezun olmuştur. Adalet Ağaoğlu 1954 yılında Halim Ağaoğlu ile hayatını birleştirmiştir.

Şiirlere ve edebiyata olan ilgisi lise çağlarında başlayan Adalet Ağaoğlu'nun ilk görevi 1946 yılında Ulus gazetesinde tiyatro eleştirileri yazarlığı yaparak başlamıştır. 1948 ile 1950 yılları arasında Kaynak Dergisinde şiirleri yayımlanmaya başladı. 1951 yılında TRT’de göreve başladı. Ankara Radyosunda Aşk Şarkısı adlı oyunu yazarak radyoda yayınlanmasını sağladı. Radyoda ki görevini sürdürürken, Ankara'da bir ilki gerçekleştirerek ilk özel tiyatroyu Meydan Sahnesini dört arkadaşı ile birlikte kurma başarısını gösterdiler. Meydan Sahne Dergisini çıkararak başarılarına ve Türk Edebiyatını yenilikler katmaya devam etmiştir.

Tiyatro eserlerine yenisini eklemeye devam ederek, Sevim Uzungören ile birlikte “Bir Piyes Yazalım” adlı tiyatro oyununu yazarak 1953 yılında Ankara'da sahnelenmesini sağladılar. Yazmış olduğu oyunlar ile adını duyurmaya devam eden ünlü yazar, her geçen gün oyunlarına yenisini eklemeye devam ederek dönemin en önemli yazarları arasındaki yerini almıştır. Tiyatro oyunu yazarlığından, roman yazarlığına geçişi 1973 yılında yayımlanan ilk romanı olan "Ölmeye Yatmak" ile olmuştur. Bu kitabını, Fikrimin İnce Gülü, Bir Düğün Gecesi, Yazsonu, Üç Beş Kişi, Hayır, Ruh Üşümesi, Romantik Bir Viyana Yazı adlı eserleri kaleme almıştır. Bu eserlerinden asker ile arasının açılmasına ve askeri kuvvetler ile mahkemelik olmasına neden olan Fikrimin İnce Gülü adlı eseri çok tartışılmıştır. Adalet Ağaoğlu’nun kaleme aldığı öyküler de, Sessizliğin İlk Sesi, Yüksek Gerilim, Hadi Gidelim ve Hayatı Savunma Biçimleridir. Adalet Ağaoğlu yayımlamış olduğu romanlarının yanı sıra hikâye, deneme, oyun ve anı tarzında da pek çok eseri kaleme alarak Türk Edebiyatında hatırı sayılır bir üne ve ödüle kavuşmuştur.

Bu ödüllerden de kısaca bahsedecek olursak, Sait Faik Hikâye Armağanı, Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü, Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü, Türkiye İş Bankası Edebiyat Ödülü, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, Orhan Kemal Roman Armağanı, Aydın Doğan Vakfı Roman Ödülü, Madaralı Roman Ödüllerini almaya hak kazanmıştır.

Abdülkadir Meragi

Itrî'den önceki klasik Türk müziği bestecilerinin en büyüğü, müzik kuramı yazarlarının da en önemlisi sayılan Abdülkadir Merâgi (Batı kaynaklarında İbni Gaybî diye geçer), 1360'ta doğdu. İlk müzik derslerini, dönemin değerli bilgin ve müzikçilerinden olan Gıyaseddin Gaybî'den aldı, sonra döneminin belli başlı bilginlerinin ve sanatçılarının öğrencisi oldu. Genç yaşta babasını yitirince, Meraga'dan ayrılarak Celayirlilerin başkenti Tebriz'e gitti. 1377'de, üçüncü Celayirli hükümdarı Hüseyin'in (1374-1382) düzenlediği beste yarışmasını kazanınca, hükümdarın yakınları arasına girdi. Hüseyin'den sonra Celayirli tahtına çıkan ve başkenti Bağdat'a taşıyan Sultan Ahmet'in de gözde sanatçılarından oldu. 1393'te Bağdat'ı ele geçiren Timur tarafından, birçok bilgin ve sanatçıyla birlikte Semerkand'a götürüldü ve Timur'un en değer verdiği sanatçılarından biri haline geldi. 1399'da Timur'un Tebriz'de oturan oğlu Miranşah'ın çevresine girdi.  Miranşah'ın uygunsuz davranışlarını çevresine yoran Timur, oğlunu yoldan çıkardıkları gerekçesiyle, çevresindekilerin öldürülmesi buyruğunu verince, Abdülkadir, son anda kaçmayı başararak, yeniden Sultan Ahmet'in eline geçen Bağdat'a sığındı. Ama, 1401'de ikinci kez Bağdat'ı kuşatan Timur'un eline düştü, yargılanarak, ölüm cezasına çarptırıldı. Ceza yerine getirileceği sırada Kur'an-ı Kerim'den bir sure okumaya başlayınca sesinin güzelliği ve müzikteki ustalığı sayesinde bağışlandı ve Timur'un sarayında eski yerini aldı. Timur'dan sonra tahta çıkan Halil Mirza ve Şahruh'un saraylarında çalıştı. 1421'de Osmanlı Sultanı II.Murad'a, Makasıd'ül Elhan (Ezgilerin Amaçları) adlı kitabını sunmak için Bursa'ya geldi. Kısa bir süre sonra Herat'a döndü ve orada 1435'te veba salgınından öldü.

Günümüze Abdülkadir Merâgi'nin olduğu ileri sürülen 40 kadar beste kalmıştır, ama başlıca bestelerinin yok olduğu, günümüze ulaşanların orta derecede besteler olduğu düşünülmekte, üstelik bu bestelerin de bir bölümünün Abdülkadir tarafından değil, ona özenen ve onun adını kullanan daha sonraki besteciler tarafından yapılmış olabileceklerinden kuşkulanılmaktadır. Uzmanların, Abdülkadir'in olduğu konusunda görüş birliğine vardıkları bestelerin başlıcaları şunlardır: Segâh Kâr-ı Şeşâğâz, Hüseyni Kâr, Mahur Kâr, Rast Nakış Kârçe, Pençgâh Ağırsemai, Irak Yürüksemai.

Abdülhamid İbn Türk

Tarihte Türk lakabını taşıyan nadir Türk bilim adamlarındandır. Harezmi'nin çağdaşıdır. Cebir konusunda yazmış olduğu kitabın ancak küçük bir bölümü bugün elimizde bulunmaktadır. Burada, özel tipler halinde gruplandırılmış ikinci derece denklemlerinin çözümleri, Harezmi'ninkilerden daha ayrıntılı olarak verilmiştir.

Mesela x² + c = bx denkleminin, diğer denklem tiplerinden farklı olarak iki çözümü olduğunu ayrı ayrı şekillerle göstermiş olduğu halde, Harezmi bir tek şekil kullanmıştır; ayrıca Abdülhamid İbn Türk, c * (b/2)² durumunda çözümün imkansız olacağını da şekil vererek kanıtlamıştır. Bu nedenle İbn Türk'ün açıklamasının Harezmi'ninkinden daha mükemmel olduğu söylenebilir.

İbn Türk'ün söz konusu cebir kitabı, Harezmi'nin ilk cebir kitabı yazarı olma özelliğini şüpheli bir hale getirmektedir, buna rağmen Harezmi'nin cebir tarihindeki etkisi tartışılamaz önemdedir.

1 Temmuz 2017 Cumartesi

Emre Kongar



Emre Kongar'ın Kısa Yaşam Öyküsü
Reşit Emre KONGAR, 13 Ekim 1941'de İstanbul'da doğdu. Babası, Şişli Terakki ve Pertevniyal Liseleri felsefe öğretmenlerinden İhsan KONGAR, annesi ise yine Şişli Terakki Lisesinde bir süre felsefe öğretmenliği yapan, Zapyon Kız Lisesi felsefe öğretmeni Mesude KONGAR'dır.

İlk, orta ve lise eğitimini Şişli Terakki Lisesinde gören Emre KONGAR, 1958-1959 öğretim yılında fen şubesinden pekiyi derece ile mezun oldu.

1963 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nü bitirdi. 1964 yılında Birleşmiş Milletler bursu ile Sosyal Bilimler eğitimi için Birleşik Amerika'ya gitti.

1966 yılında Michigan Üniversitesi, Sosyal Çalışma Yüksek Okulu'ndan master ünvanı ile mezun oldu. Aynı yıl Türkiye'ye döndü. Hacettepe Üniversitesi'ne öğretim görevlisi olarak girdi. Bu görevi sırasında 2 yıl süre ile Nüfus Etüdleri Enstitüsü'nde de uzmanlık yaptı.

1968 yılında üniversite bünyesinde Sosyal Çalışma Yüksek Okulu'nu kurdu ve buraya müdür olarak atandı.

1969 yılında sosyal bilimler alanında "İzmir'de Kentsel Aile" adlı tezi ile doktor oldu.

1972-1974 yılları arasında askerlik görevini yaptı. 1974 yılında Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü'ne öğretim görevlisi olarak geri döndü.

1976 yılında "Toplumsal Değişme Kuramları" konusundaki tezi ile üniversite doçenti oldu. Aynı yıl Sosyal Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bölümü'ne eylemli doçent olarak atandı ve Bölüm Başkanlığı'na seçildi. 1978 yılında Bölüm Başkanlığı'ndan ayrıldı.

1976-1979 yılları arasında, Hacettepe Üniversitesi adına Turizm ve Tanıtma Bakanlığı Turizm Planlaması Genel Müdürlüğü'nde danışmanlık görevi yaptı.

İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Beş Yıllık Planların hazırlanmasında çeşitli ihtisas komisyonlarında çalıştı.

1978-1979 yıllarında Kültür Bakanlığında Kültür Yüksek Kurulu üyesi olarak hizmet etti. Aynı yıl Gençlik ve Spor Bakanlığında "Toplumsal Kalkınmada Gençlik" projesini hazırladı ve uygulamada yardımcı oldu. Bu yıllarda Milli Eğitim Bakanı'na da özel danışmanlık yaptı.

1978-1981 yılları arasında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde tiyatro kürsüsünde "Sanat Sosyolojisi" dersleri verdi.

1981 yılı Temmuz ayında "Atatürk ve Devrim Kuramları" adlı takdim tezi ile Hacettepe Üniversitesi Senatosunca Profesörlüğe yükseltildi. 1983 yılına kadar Sosyal Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bölümü ile Ekonomi Bölümü'nde öğretim üyeliğini sürdürdü.

Birleşik Amerika'da yayımlanan American Journal of Political and Military Sociology adlı dergi ile yine aynı ülkede yayımlanan International Journal of Sociology of Family adlı dergilerin yazı kurullarında görev yaptı.

15 Şubat 1983 tarihinde askeri rejimin üniversite konusundaki uygulamalarını protesto etmek için, üniversiteden istifa etti.

1 Mayıs 1983-31 Temmuz 1987 tarihleri arasında Hürriyet Gazetesi'nde danışmanlık yaptı.

28 Eylül 1987 tarihinde KAMAR, Kamuoyu Araştırma Anonim Şirketi'ni kurdu. 1987 seçimlerini en az sapma ile önceden bilen araştırma dahil, seçim öncesi ölçümlerini ve kamuoyu araştırmalarını Hürriyet Gazetesi'nde yayımladı.

31 Aralık 1991 tarihinde KAMAR'dan ayrıldı.

15 Ocak 1992 - 15 Mart 1992 tarihleri arası TÜSES'in genel sekreterliği ile birlikte vakıf müdürlüğünü de yürüttü.

Nisan 1992'de Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı'na atandı.

Kasım 1995'de Müsteşarlık görevinden ayrıldı.

15 Ocak 1996'da Federal Almanya Devleti tarafından Üstün Hizmet Madalyası Büyük Liyakat Haçı ile, 1 Şubat 1996'da İtalya Devleti Commandatore Madalyası ile, 15 Şubat 1996'da da Polonya Devleti Commandor nişanı ile ödüllendirildi.

24 Nisan 1996 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'ne Profesör olarak geri döndü.

Şubat 1997'de Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyeliğine atandı.

1997-2000 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde saat başı görevli hocalık yaptı.

Temmuz 2000'de devletten emekli oldu.

1 Eylül 2001 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu Danışmanı oldu.

Halen Yıldız Teknik Üniversitesi'nde saat başı görevli ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde de fahri olarak hocalık yapmaktadır.

1975 yılından itibaren çeşitli işçi sendikalarında vermekte olduğu "demokrasi eğitimi"ni bugün de sürdürmektedir.

Türkiye'nin Toplumsal Yapısı adlı kitabı ile 1977 yılında Türk Dil Kurumu Bilim Ödülü'nü, Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği adlı kitabı ile 1979 yılında Sedat Simavi Vakfı Sosyal Bilim Ödülü'nü, 21. Yüzyılda Türkiye adlı kitabı ile 1998 Aydın Doğan Sosyal ve Beşeri Bilimler Ödülü'nü kazandı. 1998 yılında Nokta Dergisi tarafından Sosyal Bilimler alanında "Doruktakiler" ödülüne layık görüldü. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından verilen "Yılın İletişimcisi" ödülünü Sosyal Bilimler alanında kazandı. 2001 yılında Kızlarıma Mektuplar adlı kitabı ile Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin "Zirvedekiler 2001 En Beğenilen Kitap" ödülünü aldı. Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri tarafından Babam, Oğlum, Torunum adlı kitabıyla 2003 yılının en beğenilen yazarı ödüllerine layık görüldü.

Milliyet Gazetesi'nin Abdi İpekçi Barış ve dostluk Ödülü ve Haldun Taner Öykü ödülü jürilerinde görev yaptı. Halen Gazeteciler Cemiyeti'nin Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü jüri üyeliği sürmektedir.

Sosyal bilimler ve kültür alanında otuzdan fazla kitabı, bilimsel ve deneme türü yüzü aşkın makalesi vardır. Bilimsel çalışmalarının ve deneme kitaplarının yanında, 1990 yılının en çok satan kitapları arasına giren "Hocaefendi'nin Sandukası" adlı bir de roman yazmıştır. Müsteşarlık dönemi anılarını da "Ben Müsteşarken" adı ile kitaplaştırmıştır. "21.Yüzyılda Türkiye" adlı incelemesi ve "Kızlarıma Mektuplar" adlı eseri en çok satan kitaplar arasında yer almıştır.

Halen Cumhuriyet Gazetesi'nde "Aydınlanma" köşesinde siyaset, "Medya Notu" köşesinde kitle iletişim araçları konularında haftalık makaleler yazmaktadır. Evli ve üç çocukludur.

Cemil Meriç

Yazar ve mütercim. 12 Aralık 1916’da Hatay Reyhanlı’da doğdu. Ailesi Balkan Savaşı sırasında Yunanistan’dan göçmüştü. Fransız idaresindeki Hatay’da Fransız eğitim sistemi uygulayan Antakya Sultanisi’nde okudu. Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nahiye müdürlüğü, Tercüme kaleminde reis muavinliği yaptı.

1940’da İstanbul Üniversitesi’ne girip Fransız Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. 1941’den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayin Bibliyografyası dergilerinde yazmaya başladı. 1942 ve 1945 yılları arasında Elazığ lisesinde, 1952 ve 1954 yılları arasında ise İstanbul`da Fransızca öğretmeni olarak çalıştı. Daha sonra İstanbul üniversitesi Edebiyat fakültesinde yabancı diller okutmanlığı görevinde bulundu, Sosyoloji bölümünde dersler verdi. Mükemmel düzeyde Fransızca okuyup yazan Meriç, İngilizceyi anlıyor, Arapçayı, kendi ifadesiyle, “söküyor”du.

1955’de gözlerindeki miyobunun artması sonucu görmez oldu, ama olağan üstü çalışma ve üretme temposu düşmedi. Talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü. 1974 yılında İstanbul üniversitesinden emekli oldu ve yıllarının birikimini ardarda kitaplaştırmaya girişti. 1984’te, önce beyin kanaması, ardından felç geçirdi, 13 Haziran 1987’de vefat etti.

Cemil Meriç`in ilk yazısı Hatay`da Yeni Gün Gazetesi`nde çıktı (1928). Sonra Yirminci Asır, Yeni İnsan, Türk Edebiyatı, Yeni Devir, Pınar, Doğuş ve Edebiyat dergilerinde yazılar yazdı. Hisar dergisinde “Fildisi Kuleden” başlığıyla sürekli denemeler yazdı. Meriç, gençlik yıllarında Fransızcadan tercümeye başladı. Hanore de Balzac ve Victor Hugo`dan yaptığı tercümelerle kuvvetli bir mütercim olduğunu gösterdi. Bati medeniyetinin temelini araştırdı. Dil meseleleri üzerinde önemle durdu. Dilin, bir milletin özü olduğunu savundu ve sansüre, anarşik edebiyata şiddetle çattı.

Başlıca Eserleri
•    İnceleme Hind Edebiyatı (1964),
•    Saint Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist (1967),
•    Umrândan Uygarlığa (1974),
•    Bir Dünyanın Eşiğinde (1976),
•    Işık Doğudan Gelir (1984),
•    Kültürden İrfana (1985)

Deneme
•    Mağaradakiler (1978),
•    Bu Ülke (1974, 1985)

Günlük
•    Jurnal I (1992)
•    Jurnal II (1994)

Diğer Kitapları
•    Kırk Ambar (1980),
•    Bir Facianın Hikayesi (1981),
•    Sosyoloji Notları ve Konferanslar (1993)

Ödülleri
•    Umrandan Uygarlığa
•    (1974) (Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülü) Kırk Ambar
•    (1983) (Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülü, Ankara Yazarlar Birliği Derneği’nin Yılın Yazarı ödülü)
•     (Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Fikir Eserleri ödülü)


Atakan Altınörs

Eğitim Geçmişi    :
28 Haziran 2012 Felsefe Doçenti – Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı
2004-2008 Felsefe Doktora – Galatasaray Üniversitesi İstanbul
1997-1998 Burslu – Université de Bourgogne Dijon
1994-1997 Felsefe Yüksek Lisans – Uludağ Üniversitesi Bursa
1990-1994 Felsefe Lisans – Uludağ Üniversitesi Bursa
Mesleki Geçmişi :
2012-devam Öğretim Üyesi Galatasaray Üniversitesi
2002-2012 Öğretim Görevlisi Galatasaray Üniversitesi
1998-2002 Öğretim Görevlisi Uludağ Üniversitesi Bursa
1994-1998 Araştırma Görevlisi Uludağ Üniversitesi Bursa
Verdiği Dersler    :
Dil felsefesi, Felsefe tarihi metinleri, Felsefede metin çözümlemeleri, Felsefi antropoloji, Felsefeye giriş

Kitap
Altınörs Atakan, İdealar ve Dil Bağlamında Locke ile Leibniz,  Eflatun (Efil) yay., Ankara: 2009
Altınörs Atakan, 50 Soruda Dil Felsefesi, Bilim ve Gelecek Kitaplığı yay., İstanbul: 2012
Makale
Altınörs, S.A., 2012, Bahar, AKADEMİK ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, sayı: 52, İstanbul, Ernest Renan’ın Dilin Kökeni Meselesine Yaklaşımı
Altınörs, S.A., 2011, Güz, EKEV AKADEMİ DERGİSİ, sayı: 49, Erzurum, Platon ile Aristoteles’in retorik anlayışlarının karşılaştırılması
Altınörs, S.A., 2011, SYNERGIES TURQUIE, sayı: 3, İstanbul, La Critique faite par Leibniz a l’approche lockeenne du probleme de l’origine des mots
Altınörs, S.A., 2011, Kış, KUTADGUBİLİG DERGİSİ, sayı: 19, İstanbul, Condillac’ta düşünce-dil ilişkisi
Altınörs, S.A., 2010, Ocak, ETHOS FELSEFE DERGİSİ, cilt: 3, sayı: 1, Berkeley’in dil ve anlam yaklaşımı üzerine bir inceleme
Altınörs, S.A., 2010, Yaz, ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DERGİSİ, sayı: 28, Kayseri,: Düşünce ile dil arasındaki ilişkiye Descartes’ın yaklaşımı
Altınörs, S.A., 2010, Temmuz, FELSEFE DÜNYASI DERGİSİ, sayı: 51, Ankara, Bir ideal dil projesi olarak characteristica universalis
Altınörs, S.A., 2010, Güz, KUTADGUBİLİG DERGİSİ, sayı: 18, İstanbul, Bergson’un bir imkan ve engel olarak dil anlayışı
Altınörs, S.A., 2010, Aralık, Felsefe Dünyası Dergisi, sayı: 52, Ankara: BİR DİL FİLOZOFU OLARAK ROUSSEAU
Altınörs,S.A., 2008, Güz, FELSEFE DÜNYASI DERGİSİ, sayı: 48, Ankara, Kelimelerin Keyfiliği Düşüncesine Condillac’ın İtirazı
Altınörs, S.A., 2012, İlkbahar-Yaz, CIVILACADEMY DERGİSİ, cilt: 9, sayı:1-2, İstanbul, Herder’in Gençlik ve Olgunluk Dönemlerinde Dilin Kökeni Meselesine Yaklaşımı,
Altınörs, S.A., 2012, Yaz, KARADENİZ DERGİSİ, sayı: 14, Dile Davranışçı Yaklaşımlara Chomsky’nin İtirazı Üzerine
Altınörs, S.A., 2012, Güz, BİLİG DERGİSİ (SSCI index), sayı: 62, Rousseau’nun Dilin Kökeni Meselesine Yaklaşımı
Bildiri
Altınörs,S.A., 2010, Mart, Türkiyede Felsefenin Geleneği ve Geleceği, İstanbul Üniversitesi: Üniversitelerdeki felsefe öğretiminde, lise müfredatı kaynaklı klişelerin oluşturduğu engeller üzerine gözlemler, (sayfa 321-328) bildiri metinleri kitabı: İstanbul Üniversitesi yay. (yayın no: 5056), 2012.
Altınörs,S.A., 2008, ODTÜ Anlam Kongresi, Ankara: Locke’un Anlam Teorisinde Kelimelerin Müphemliği, bildiri metinleri kitabı: Anlam Kavramı Üzerine Yeni Denemeler, Legal Yayıncılık, İstanbul, 2010.
Çeviri
René Descartes, Metot Üzerine Konuşma, Paradigma yay., İstanbul, 2011
Jean Didier, John Locke Paradigma yay., İstanbul, 2009
Alfred Fouillée, Descartes, Eflatun (Efil) yay.,  Ankara,  2009
Emile Boutroux, Leibniz: Hayatı ve Felsefesi, Paradigma yay., İstanbul, 2009
Nayla Farouki, İdea Nedir?, Say yay., İstanbul, 2009
(Derleme), Analitik Felsefe, Say yay., İstanbul, 2008
Olivier Abel, Jerome Porée, Ricoeur Sözlüğü, Say yay., İstanbul, 2011
G. W. Leibniz, Monadoloji-Metafizik üzerine Konuşma, Doğu-Batı yay., Ankara, 2011
Henri Bergson, Metafiziğe Giriş, Paradigma yay., İstanbul, 2011
René Descartes, Hakikatin Araştırılması-Dünya ya da Işık Üzerine Deneme, Paradigma yay., İstanbul, 2011
Ernest Renan, Dilin Kökeni Üzerine, Bilge Kültür Sanat yay., İstanbul, 2011
(Umut Öksüzan ile ortak çeviri) Paul Ricoeur, Zaman ve Anlatı IV: Öykülenen Zaman, Yapı-Kredi yay., İstanbul, 2013
Jean-Gérard Rossi, Analitik Felsefe, Bilge Kültür Sanat yay., İstanbul, 2013
Pascal Picq ve diğerleri, Dilin Kökenleri, Bilge Kültür Sanat yay., İstanbul, 2013

Alper Sedat Aslandaş

1965’te Bünyan’da doğdu. Bünyan Lisesi’nden sonra 1986’da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1986 -1993 yılları arasında Serbest Avukatlık görevini yürüttü.  1993 yılında  Türkiye Büyük Millet Meclisi Hukuk Müşavirliği görevine başladı. Serbest  araştırmacılık ve CHP Meclis Grubu Hukuk Danışmanlığı yaptı. 1991’de “1982 Anayasasında Cumhurbaşkanlığı” adlı (Baskın Bıçakçı ile ortak) çalışmasıyla Milliyet gazetesinin Sosyal Bilimler Araştırma Ödülü’nü; 1992’de “Siyasi Gelişmeler ve Demokratikleşme” adlı çalışmasıyla yine Milliyet’in Türkiye’nin Sorunları konulu Araştırma Ödülü’nü kazandı.

Halen TBMM Hukuk Müşavirliği görevini yürütmektedir.

Eseri:
Alper Sedat Aslandaş ve Baskın Bıçakçı, Popüler Siyasî Deyimler Sözlüğü, İletişim Yayınları, İstanbul, 1995.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Edebiyat dünyasının usta isimlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901 tarihinde İstanbulda dünyaya gelmiştir. Doğduğu şehirde öğrenim hayatına da başlayan Tanpınarın babası kadılık mesleğini yerine getirmekteydi. Babasının mesleğinden ötürü Ahmet Hamdi Tanpınar, Anadolu’nun birçok yerinde bulunmuştur. Eğitimini de bu şekilde başka şehirlerde sürdüren Tanpınarın annesi ise bu yıllarda yaşama veda etmiştir. Bu sırada henüz 13 yaşında olan usta kalem, annesinin ölüm hadisesini eserlerine de yansıtmıştır. Daha sonra Tanpınar ve babası Antalyaya yerleşir ve Ahmet Hamdi Tanpınar, lise eğitimini burada nihayete erdirir. Liseden sonra ise Tanpınar, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine kaydolur. Tanpınarın edebiyat yaşamı için bu büyük bir adımdır. 1919 yılında kaydolduğu Edebiyat Fakültesinde hocaları arasında Yahya Kemal Beyatlı bulunmaktadır. Böylesine büyük bir şairden ders alarak Tanpınar, bu şekilde kendisini derin bir edebiyat deryasında bulmuştur. Üniversite eğitiminden ise usta kalem Tanpınar, Hüsrev ü Şirin mesnevisi üzerine hazırladığı bir tez ile bitirerek muzun olmuştur.

Ahmet Hamdi Tanpınar, şiirlerini ilk olarak Dergâh dergisinde yayımlamıştır. Üniversite mezuniyetinden sonra Tanpınar, edebiyat öğretmenliği yapmaya başlamıştır. Liselerde, enstitülerde edebiyat öğretmenliği yapan Ahmet Hamdi Tanpınar, Güzel Sanatlar Akademisinde sanat tarihi öğretmenliği yapmıştır. Bu görevi Ahmet Haşimin ölümü üzerine devralan Tanpınar için böylesine önemli bir akademide hocalık yapmak büyük bir adım olmuştur. İlerleyen zamanlarda Ahmet Hamdi Tanpınar, söz konusu akademide estetik dersi de vermeye başlamıştır. Yine bu yıllarda usta yazar, mitoloji derslerini de ekleyerek kariyerinde önemli adımlarla ilerlemektedir. 1939 yılında ise Ahmet Hamdi Tanpınar, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne Yeni Türk Edebiyatı Profesörü olarak atanmıştır. Edebiyat yaşamının yanı sıra Tanpınar, 1942 yılında milletvekili olarak meclise girmiştir. Bir süre bu görevi yerine getiren usta yazar bu görevinin ardından Milli Eğitim Bakanlığında müfettişlik görevini de üstenmiştir. Birçok ülkede görev yapan Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Ocak 1962 tarihinde kalp krizi nedeniyle yaşama veda etmiştir.

Ahmet Hamdi Tanpınar, yaşamı boyunca sürdürdüğü öğretme misyonunun yanı sıra roman, öykü, deneme gibi edebi türlerde eserleri kaleme almıştır. Ancak düz yazıda gösterdiği başarının yanı sıra onun şairliği de büyük bir öneme sahiptir. Hocası Yahya Kemal Beyatlı’nın da etkisi ile Tanpınar, hem klasik Türk şiirini hem de Batıda büyük yankı uyandıran birçok önemli şairi tanıma fırsatı bulmuş ve bunu şiirlerine yansıtmıştır. Şiir alanında çok fazla eseri bulunmayan Tanpınar, sayısal azlığa rağmen kaleme aldığı şiirleri ile dikkat çekmeyi başarmıştır.

Ahmet Hamdi Tanpınar, özellikle edebi eserlerinde dili kullanma biçimi ve bu konudaki ustalığıyla da anılmaktadır. Fakülte eğitim sırasında hocası olan Yahya Kemalin bu konudaki etkisini yadsımamak gerekir. Tanpınar, hocası Yahya Kemalin de etkisi ile lisanı bir musiki eseri gibi ahenk eşliğinde titizlikle ve ustalıkla kullanmıştır. Özellikle de Tanpınarın şiirinde bu durum fazlasıyla göze çarpmaktadır. Musiki özelliğinin yanı sıra Ahmet Hamdi Tanpınar resim sanatına da ilgi duymuş ve bu ilgiyi şiirlerine de ustalıkla yansıtmıştır. Şiirlerinde adeta bir tablo gibi manzaralar çizen Tanpınar, çeşitli simgeci özellikleri de yönelmiştir.

Ahmet Hamdi Tanpınar, nesirlerinde de bazı önemli hususlar dikkat çekmektedir. Bunların başında ise özellikle de Türk toplumunun o yıllarda içinde bulunduğu medeniyet karmaşası gelmektedir. Doğu Medeniyeti ile Batı Medeniyeti arasında büyük bir med-cezir hali ve bu durum sonucu toplumun yaşadığı durumlar, Tanpınarın nesirleri içinde vücut bulmuştur. Bunun yanı sıra Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserlerinde tarih de büyük bir yer tutmaktadır. Nitekim romanlarının başlıca konuları arasında Osmanlı Devletinin son dönemleri ve savaş yılları dikkat çekmektedir.

Öyküler:
Abdullah Efendinin Rüyaları
Yaz Yağmuru
Hikâyeler
Mahur Beste

Romanları
Huzur
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Aydaki Kadın
Deneme
Beş Şehir
Yaşadığım Gibi

Araştırma-İnceleme
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın araştırma ve inceleme kitapları yayımlandıkları tarihten itibaren günümüzü kadar hâlâ üniversitelerin ilgili bölümlerinde ders kitabı olarak okutulmaktadır. Tanpınar, bu özelliğiyle de günümüz eğitim hayatına ve edebiyat dünyasına ışık tutmaktadır.
Tevfik Fikret: Hayatı, Şahsiyeti, Şiirleri
Namık Kemal Antolojisi
Edebiyat Üzerine Makaleler
19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi

Kaynakça:
TANPINAR, Ahmet Hamdi; XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Çağlayan Kitabevi, İstanbul 1967

Ahmet Haldun Terzioğlu

1960 yılında, Trabzon’un Beşikdüzü ilçesine bağlı Takazlı Köyü’nde doğdu.

İlk, orta, lise öğrenimini, öğretmen olan babasının görev yaptığı Bursa, İstanbul, Trabzon ve Muş illerinde tamamladı. Her zaman başarılı bir öğrenciydi. Pek çok spor dalında başarılı çalışmaları oldu.

Üniversite öğreniminin ardından devlet memuru olarak, doğudan batıya, kuzeyden güneye Türkiye’nin pek çok kentinde görevlerde bulundu. Görev yeri sayısını on yedi olarak vermektedir. Hiçbir iktidarla paralel olmadı, hak etmesine rağmen üst düzey görevler alamadı.
   
Türkçe'yi iyi konuştu ve asla başka bir dil konuşmakla övünmedi. Bunu sömürge ruhunun bir yaptırımı olarak kabul ettiği için de reddetti.
   
2006 yılında çok genç yaşta, kendi isteği ile emekliye ayrılarak kendisini tamamen yazmaya adadı.

Yazarlığa makaleler ve mesleki yazılarla başlamıştır. Siyasi çalışmaları, sloganları, afiş düzenlemeleri ve projeleri ile kişi, kamu-özel kurum ve kuruluşlara katkılarda bulunmuştur. Bir dönem mesleki bir derginin yayın kurulunda görev almış, köşesinde sürekli makaleler yazmıştır. Kuruluşlara yönelik özel çalışmalar yapmış; yazıları, fikirleri ve projeleri ilgililerce değerlendirilmiştir. Pek çok dergi ve kitabın düzenlemesine ve çıkarılmasına katkı sağlamıştır. Tanıtıcı film senaryoları yazmış, bunların hazırlanmasında görev almıştır. İlgi alanını Türk tarihi ve mitolojisi üzerine yoğunlaştıran yazarın kitapları 2004 yılından itibaren yayınlanmaya başlamıştır.

Tarihi romanlarında çok az kurgu kullanmış, kendi tanımı ile "Tarihi roman yazmayı değil, Tarihi romanlaştırmayı" seçmiştir.
Özellikle bilinmeyen, çok az bilinen  ve unutulmuş Türk kahramanlarını yazmayı görev edinmiştir.
Siyasi romanlarında ise yaşadığı dönemi anlatmayı tercih eden yazar bu konuda da objektif olma çabasındadır. Olanlara bir yandan değil de yukarıdan bakma nedeni, yaşananların daha iyi anlaşılmasını sağlamak içindir. Elbette kendi siyasi düşüncesi vardır ve inandıklarını savunmaktan geri durmayacaktır. Zamana, yere ve kişilere hele iktidara göre değişmeyi de takım tutar gibi parti tutmayı da reddetmektedir. Yargılamak, muhalefet etmek ve her dem inandığı gerçekleri savunmak yazarın hedefidir.
Türkçü düşüncenin gelişmesi için büyük çaba harcamak da görevi...

Kitaplarında; Türkçe sözcükleri, özellikle unutulmuş, unutulmaya yüz tutmuş köklü sözcükleri seçmesi ve yaygınlaştırma çabası dikkat çekmektedir. Yazar bunu da kendisine görev edinmiştir. Arapça ve Farsça'dan arınmış, yaşayan Türkçe'yi tercih etmektedir.

2007 Yılı Mustafa Necati Sepetçioğlu Tarihi Roman Yarışması’nda, "Alp Er Tunga” isimli tarihi romanı ile "Birincilik ödülü" kazanan yazarın ayrıca tiyatro, hikaye ve makale yarışmalarında çok sayıda ödülleri bulunmaktadır. Ödüllü eserleri değişik kitaplarda yer almıştır.
   
Mersin'de yaşayan yazar, eserler vermeyi sürdürmektedir. Bugüne kadar kırk iki eseri kitaplaşmıştır.

www.ahmethaldunterzioglu.com
ahterzioglu@gmail.com

YAYINLANAN ESERLERİ

ROMAN
* GÖK TANRI'NIN ÇOCUKLARI
* OĞUZ HAN
* HÜZÜN
* BİZİ FIRTINA VURDU
* ALP ER TUNGA
* GÜLLERİN SOLDUĞU GÜN
* ÇİÇİ HAN
* KOMANDO
* TÜRK KİMMERLER/ KİMMERYA
* BAKAN BEY'İ VURDULAR
* TEOMAN HAN/BÜYÜK HUN DEVLETİ’NİN KURUCUSU
* METE HAN/BÜYÜK HUN HAKANI
* KİOK HAN/METE HAN’IN OĞLU
* HAREM AĞASI
* REİSİM ÇATLI/BOZKURTLARIN KANUNU
* CENGİZ HAN/GÖKMOĞOLLARIN BAŞBUĞU
* TOMRİS HAN/SAKALARIN KADIN HAKANI
* KÜR ŞAD/ AŞİNA CHİE SHİH SHUAİ
* ALAMUT’UN PİRİ/ HASAN SABBAH
* ALP URUNGU
* AKSAÇLILAR MECLİSİ/DEVLETİN BEKÇİLERİ
* SELÇUK BEY/ BİR DEVLETE AD VEREN ATA
* TUĞRUL VE ÇAĞRI BEY/ DEVLET YOLUNDA
* ALPARSLAN/ ZAFERLER ÇAĞI
* DARAĞACINDA BİR BOZKURT
* PROVOKATÖR
* GÖKTÜRKLER
* MOĞOL
* AKSAÇLILAR MECLİSİ/ VURGUN
* YALAN KURGUSU
* HUN KARTAL SAVAŞÇISI
* KAHRAMANLAR ÇANAKKALE'DE
* ŞAMAN KIZ
* FIRAT'A DESTAN
* KÖSEM SULTAN
* BOZKURT DESTANI
* SULTAN GENÇ OSMAN
* ÇAKA BEY
* AKSAÇLILAR MECLİSİ/SAVAŞ

HİKÂYE
* SEVDA ÜZERİNE MEMLEKET HİKÂYELERİ

TARİH ARAŞTIRMA 
* HUNLARIN ÇILGIN TARİHİ/ HUNLAR DA ÇILGINDI
* OSMANLI'DA İKTİDAR KAVGALARI VE HANEDAN İÇİ KIYIMLAR
* KAHRAMAN ÇATLI

ÇOCUK TİYATROSU
* KARINCA KARARINCA

(Gelir İdaresi Başkanlığı 2007 Vergi Konulu Çocuk Oyunu Yarışması İkincilik Ödülü)

Ahmet Cevizci

I959 yılında Bursa'da doğdu Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü'nden mezun oldu ( 1982). Aynı fakültede "Sokratik Diyaloglarda Yöntem" konulu teziyle yüksek lisansını (1984), "Platon'un Bilgi Teorisi" adlı teziyle de doktorasını (I992) tamamladı. I989-I99I yıllarında Sorbonne Üniversitesinde doktora düzeyinde araştırmalar yaptı. I996 yılında doçent. 200 l'de profesör oldu. Felsefe Ansiklopedisi nin editörlüğünü yürüten Cevizci, halen Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğretim üyesidir.

Ahmet Cemaleddin Saracoğlu

Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu 5 ağustos 1893 yılında İstanbul’da doğdu. Babasının adı Saraçzade Ali Rıza Bey, annesinin adı Emine Seniye’dir. Büyükbabası Hanya eşrafından Saraçzade Ahmet Ağa, anne tarafından dedesi, Sultan Abdülaziz döneminde Mızıka-yı Humayun’da görevli Miralay Hurşit Bey’dir.

Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu ilk ve orta öğrenimini Şemsül-mekatip’te yaptı. 1913 yılında Moda’daki Jules Faure Fransız Lisesini birincilikle bitirip bakalorya sınavını vererek mezun oldu. Daha sonra Robert Koleji’nin mühendislik kısmına devam ettiyse de Birinci Dünya Savaşı’ nın çıkması üzerine 1914 yılında askere alındı. Askerlik görevini 1914- 1918 yılları arasında İstanbul Merkez Postahanesi’nde Askeri Sansür Heyeti’nde yaptı.

Çalışma hayatına ileri derecede Fransızca bilgisi dolayısıyla Osmanlı Bankası’nda memur olarak başladı. Profesyonel gazeteciliğe adımını atmadan önce İşkodra vali ve kumandanı Bedri Paşa’nın oğlu Selahaddin ile İstanbul’da Fransızca Le djin (cin) dergisini çıkarır. Amatör olarak yaptığı bu gazetecilik denemesinden sonra, askerlik döneminde Askeri Sansür Heyeti’nde beraber çalıştığı arkadaşı Ahmet Hilali’nin tavassutuyla 1918 yılında Tevhid-i Efkar gazetesine mütercim ve Beyoğlu muhabiri olarak gazeteciliğe ilk adımını attı. Kısa bir zaman sonra Tevhid-i Efkar’dan ayrılıp aynı görevle İkdam daha sonra da Tercüman-ı Hakikat gazetesinde çalışır. 1919 yılında yakın arkadaşı Sami Karayel’in İleri gazetesine geçmesiyle kendisi de bu gazetede görev alır. 1922 yılında İzmir’in Yunan işgalinden kurtulmasıyla aralarında Hakkı Tarık Us’unda bulunduğu dört kişilik gazeteci heyetiyle İzmir’e gider. Burada çıkmakta olan Anadolu gazetesini İstanbul gazeteleri ayarında bir gazete yapmak amacıyla İzmir’e yerleşir ve Anadolu gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğüne getirilir. Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu İzmir’ de bulunduğu yıllar içinde Anadolu gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğünü yapmakla beraber Haftalık Resimli İzmir ve Resimli yurt dergilerini çıkarır. 1927 yılında yaklaşık beş yıl kaldığı İzmir’den İstanbul’a döner. 1929 yılında İstanbul’da Parmak izi dergisini çıkarır.Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu 6 mayıs 1938 yılında Yeni Sabah gazetesini çıkarır. Yeni Sabah gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğünü ilk çıktığı yıllarda İlhami Safa yapar. 1939 yılında Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu İlhami Safa’nın hisselerini satın alarak gazetenin tek sahibi olur. 1948 yılının Ekim ayında Yeni Sabah’ta yayınlanan bir yazıdan dolayı Basın Kanunu gereğince dört ay hapis cezasına çarptırılır. Bu arada Yeni Sabah gazetesi Safa Kılıçlıoğlu’nun eline geçer.

Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu 1948 yılından sonra hayatının geri kalan ömrünü Bostancı’daki iki katlı ahşap köşkünde geçirmiş, yazı hayatından kopmamış fakat aktif gazetecilikten emekli olmuştur.

1972 yılının baharında mesane yollarındaki rahatsızlık dolayısıyla Amerikan Hastanesinde tedavi gören Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu, taburcu edildikten kısa bir zaman sonra 31 Haziran 1972 günü aniden rahatsızlanarak vefat etmiştir. 2 Temmuz 1972 günü Bostancı camiinde kılınan cenaze namazından sonra Yakacık’taki aile mezarlığına defnedilmiştir.

1918 yılından ömrünün son günlerine kadar yazı hayatının içinde olan Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu’nun gazete ve dergilerde yayınlanmış yüzlerce yazısı yanında tarih ve denizcilik konusunda yayınlanmış 7 kitabı bulunmaktadır. Saraçoğlu’nun kitapları şunlardır.

1. Torlakyan’ın Muhakemesi, İstanbul, 1922.
2. Gazi Gemilerimiz., İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1953.
3. Çanakkale Zaferi: 5-18 Mart 1915, Hilmi Kitabevi, İstanbul, 1953; İkinci Baskı, Düşman Geliyor Top Başına-Çanakkale Deniz Zaferi 18 Mart 1915, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2007.
5. Fatih ve İstanbul Muhasarasında Türk Kahramanları ve Türk Kahramanlıkları, Hilmi Kitabevi, 1953; İkinci Baskı, Fatih ve İstanbul’un Fethi, Şema Yayınları, İstanbul, 2006.
4.Kahraman Gemicilerimiz., İnkılap Kitabevi , İstanbul, 1954.
5.Gazi Hamidiye’nin Şanlı Maceraları, Gün Yayınevi, 1960; İkinci Baskı, Rauf Orbay ve Hamidiye, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2006.
6. Unutulan Meşhurlarımızdan Resneli Niyazi, Şema Yayınları, İstanbul, 2006.
7. Unutulan Meşhurlarımızdan Mizancı Murad, Şema Yayınları, İstanbul, 2006.

Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu 1918 yılından itibaren başladığı gazetecilik hayatında ölümüne kadar yaklaşık 53 yıl boyunca başta Tasvir, Son Saat, Son Telgraf, Cumhuriyet , Hergün, Yirminci Asır, Tarih Konuşuyor gibi gazete ve dergiler olmak üzere bir çok yayın organında yazı yayınlamıştır. Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu yukarıda anılan gazete ve dergilerde genellikle denizcilik, yakın tarih, seyahat izlenimleri, eski İstanbul yaşantısı ile ilgili yazılar yazmıştır. Yazılarında bazen A. Cemaleddin Saraçoğlu imzasını, bazen de “ Ulğoç Aras”(Tersinden okunduğu zaman Saraçoğlu) müstearını kullanmıştır.

Ahmed Hulusi

Ahmed Hulûsi (d. 21 Ocak 1945, İstanbul) yazar. Pertevniyal Lisesi'ni terk ettikten sonra Tasavvuf öğretilerine duyduğu ilgi vesilesiyle kendisini bu yola adamıştır. 1965 yılından itibaren bugüne kadar, tasavvuf bakış açısıyla, İslam'ı bilimsel gerçeklerle açıklamaya çalışan otuza yakın kitap yazan Ahmed Hulusi, Allah ilminin karşılığı alınmaz prensibi diye adlandırdığı fikirinden ötürü telif hakkı almayıp, tüm kitap ve makaleleriyle birlikte sesli ve görüntülü sohbetlerinin tamamını internet üzerinden okuyucuları ile ücretsiz ve tam metin olarak indirilebilir şekilde paylaşmaktadır.

Kitapları birçok yabancı dile de çevrilmiştir. Son çalışması olan "Allah İlminden Yansımalarla Kur'an-ı Kerim Çözümü" adlı eserin altıncı yüz bin adetlik baskısı ücretsiz olarak hediye edilmiş, aynı eser yazarın kendi resmi web sitesinden çok sayıda indirilmiştir.

Biyografi
Ahmed Hulusi, 21 Ocak 1945 tarihinde İstanbul, Cerrahpaşa'da dünyaya gelmiş, Ahmed ismini annesi, Hulusi ismini ise babası koymuştur.

18 yaşına kadar Peygamber Muhammed'i dahi tanımayan bir zihniyetle yalnızca bir yaratıcıya inanmış ve din konusundaki her sorusuna karşılık olarak "sen bunları sorma, sadece denileni yap" cevabını aldığı için de, hep din dışı yaşamıştır çevresindekilere göre!

Babasının vefatından üç gün sonra 13 Eylül 1963 günü annesinin ısrarıyla gittiği Cuma namazında, içine gelen bir ilhamla din konusunu tüm derinlikleriyle araştırma kararı almış, o günden sonra beş vakit namaza başlamış ve abdestsiz dolaşmamaya karar vermiştir.

Din konusuna önce Diyanet'in yayınladığı on bir ciltlik Sahih-i Buhari tercümesini, sonra tüm Kütüb-i sitte'yi ve Elmalılı Hamdi Yazır'ın "Hak Dini Kur'an Dili" isimli tefsirini okuyarak girmiştir. İki yıla yakın bir süre zahir ilimleri itibarıyla olabildiğince geniş kaynakları incelemiş, yoğun riyazatlar ve çalışmalarla kendini tasavvufa vermiş; ilk kitaplarını 1965 yılında yazdıktan sonra kendindeki açılım ve hissedişleri 1966 yılında yazdığı "Tecelliyat" isimli kitabında yayınlamıştır. Bu kitap onun 21 yaşındaki bakış açısını ve değerlendirmelerini ihtiva etmesi itibarıyla geçmiş yaşamı hakkında önemli bir değerlendirme kaynağıdır. 1965 yılında tek başına hacca gitmiş ve hayatı boyunca kendi yolunda hep tek başına yürümüştür!

Prensibi, "Kimseye tabi olmayın, kendi yolunuzu kendiniz çizin, Rasulullah öğretisi ışığıyla" olmuştur.

1970 yılında Akşam Gazetesi'nde çalışırken ruh ve ruh çağırmalar konusunu incelemeye almış ve bu konuyu "Ruh İnsan Cin" kitabında yayınlamıştır.

Kuran'daki "dumansız ateş" ve "gözeneklere nüfuz eden ateş" uyarılarının "ışınsal enerjiye" işaret ettiğini anladıktan sonra, Kuran'ın işaret yollu açıklamalarını değerlendirerek, bundan sonra dinsel anlatımdaki işaretlerin bilimsel karşılıklarını deşifre etmeye çalışan Ahmed Hulusi, bu alanda ilk çalışmasını 1985 yılında "İnsan ve Sırları" isimli kitabında açıklamıştır.

Daha sonraki süreçte Kuran'da kelimeler bazında yaptığı çalışmalarla keşfettiği gerçekleri hep çağdaş bilgilerle bütünleştirmiş; kendisini, "din" olayını, Allah adıyla işaret edilenin tamamen entegre bir Sistem ve Düzen'i temeline oturtarak, Muhammed'in neyi anlatmak istediğini "oku"maya vermiştir. Bu yolda edindiği bilgilerin bir kısmını kitapları ve internet aracılığıyla da toplumla paylaşmıştır.

İslam Dini'ni, Kur'an-ı Kerim, Kütüb-i sitte (altı önde gelen kitap) hadisleri temelinde kabul ederek inceleyen, geçmişteki ünlü tasavvuf simalarının çalışmalarını değerlendirerek gereklerini yaşadıktan sonra, bunları günümüz ilmiyle de birleştirerek değerlendiren ve mantıksal bütünlük içinde bir sistem olarak açıklayan Ahmed Hulusi, insanların, kişiliğiyle değil, düşünceleriyle ilgilenmesini istemektedir.

Sürekli Sarı Basın Kartı sahibi gazeteci Ahmed Hulusi, bu alan dışında profesyonel olarak hiçbir işle uğraşmamış, hiçbir teşkilat, dernek, parti, cemaat üyesi olmamıştır.

28 Şubat öncesi şartlar dolayısıyla, eşi Cemile ile önce Londra'da bir yıl yaşayan Ahmed Hulusi, 1997 yılında Amerika'ya yerleşmiş ve halen Amerika'nın bulunan Kuzey Karolina eyaletine bağlı Raleigh kentine yaşamını sürdürmektedir.[2]

Kitapları
1. Manevi İbadetler Rehberi, 1965
2. Ebu Bekir Es Sıddık, 1965, ISBN 978-975-7557-42-5 [3]
3. Tecelliyat, 1967, ISBN 978-975-7557-35-7 [4]
4. Ruh İnsan Cin, 1972, ISBN 978-975-7557-32-6 [5]
5. İnsan Ve Sırları 1-2, 1986, ISBN 978-975-7557-30-2 [6], ISBN 978-975-7557-31-9 [7]
6. Dost'tan Dosta, 1987, ISBN 978-975-7557-36-4 [8]
7. Hazreti Muhammed’in Açıkladığı Allah, 1989, ISBN 978-975-7557-34-0 [9]
8. Evrensel Sırlar, 1990, ISBN 978-975-7557-37-1 [10]
9. Gavs-ı A’zam Abdulkadir Geylani "Gavsiye" Açıklaması, 1991, ISBN 978-975-7557-38-8 [11]
10. Dua ve Zikir, 1991, ISBN 978-975-7557-27-7 [12]
11. Hazreti Muhammed Neyi "Oku"Du?, 1992, ISBN 978-975-7557-33-3 [13]
12. Akıl ve İman, 1993, ISBN 978-975-7557-39-5 [14]
13. Muhammed Mustafa (a.s.) 1-2, 1994, ISBN 978-975-7557-27-2 [15], ISBN 978-975-7557-28-9 [16]
14. Kendini Tanı, 1994, ISBN 978-975-7557-40-1 [17]
15. Tek'in Seyri, 1995, ISBN 978-975-7557-43-2 [18]
16. İslam, 1996, ISBN 978-975-7557-44-9 [19]
17. İslam'ın Temel Esasları, 1997, ISBN 978-975-7557-53-1 [20]
18. Okyanus Ötesinden 1-2-3, 1998, ISBN 978-975-7557-61-6 [21], ISBN 978-975-7557-63-0 [22], ISBN 978-975-7557-64-7 [23]
19. Sistemin Seslenişi 1-2, 1999, ISBN 978-975-7557-65-4 [24], ISBN 978-975-7557-90-6 [25]
20. Din'in Temel Gerçekleri, 1999, ISBN 978-975-7557-67-8 [26]
21. Cuma Sohbetleri, 2000, ISBN 978-975-7557-70-8 [27]
22. Mesajlar, 2000, ISBN 978-975-7557-72-2 [28]
23. Yaşamın Gerçeği, 2000, ISBN 978-975-7557-94-4 [29]
24. Bilincin Arınışı, 2005, ISBN 978-975-8833-03-0 [30]
25. "B" Sırrıyla İnsan ve Din, 2005, ISBN 978-975-8833-19-1 [31]
26. Yenilen, 2007, ISBN 978-975-8833-31-3 [32]
27. Allah İlminden Yansımalarla Kur'an-ı Kerim Çözümü, 2009, ISBN 978-975-8833-64-1 [33]
Telif hakları
Yazarın kendi resmi internet sitesinde ve kitaplarında açıkladığına göre; yazılı, sesli veya görüntülü eserlerinin hiçbirinde telif hakkından kaynaklanan herhangi bir tür talebi yoktur ve eserlerini okuyucuları ile ücretsiz olarak internet üzerinden paylaşmaktadır.

Adonis

Adonis (Ali Ahmed Said Eşber'in takmaadı) günümüzde yaşan Arap şairlerinin en büyüğü olarak kabul edilmektedir. Takmaadı döngüsel yenilenmenin sembolü olan Fenikeli tanrıya gönderme yapmaktadır. 1930 yılında Suriye'nin kuzeyindeki bir dağ köyünde doğan Adonis'e, okuryazar bir köylü olan babası şiiri sevdirir.

1947 yılında komşu şehre gider ve orada Suriye cumhurbaşkanı Şükri el-Kuvvetli'yle karşılaşır. O dönemde on iki yaşında olan Adonis kendi yazdığı şiiri okuyarak kalabalığı etkiler. Başkan ona bir burs vermeye karar verir. Tartus'daki Fransız lisesine gider. 1954 yılında Şam'daki Suriye Üniversitesi'nden diplomasını alır (felsefe diploması). İlk şiirlerini on yedi yaşında yazar. Şiirlerini topladığı Şamlı Mihyar'ın Ezgileri 1961 yılında yayımlandığında modern Arap şiirinin kurucu eylemlerinden biri olarak görülür.

Eserinin 1983 yılında yayımlanan Fransızca tercümesi, Adonis için dünya çapında tanınmasının başlangıcına işaret eder. 1955 yılında, Suriye'nin neredeyse bütün Ortadoğu'ya yayılmasını savunan bir parti olan Suriye Halk Partisi'ne mensup olmaktan altı ay hapse atılır. 1956'da serbest kalmasının ardından Beyrut'a kaçar ve orada 1957 yılında, Suriye-Lübnanlı şair Yusuf el-Khal'la birlikte Şi'r (Şiir) dergisini çıkartır. Derginin amacı Arap şiirini kısıtlayan çemberinden çıkarmak ve yabancı etkilere açmaktır. 1968 yılında Mavakif (Tutumlar) dergisini kurar.

Bir özgürlük alanı ve şiirin "yapısını parçalayan" bir yenilenme laboratuarı olma iddiasındaki dergi Arap dünyasında hemen yasaklanır. Adonis bu dergide Baudelaire'i, Henri Michaux'yu, Saint-John Perse'i Arapçaya ve Ebul Ala el-Maari'yi de Fransızcaya çevirir. Adonis, çağdaş Arap şiirini, muhteşem geçmişine dayanarak ve Batı şiirinin zenginliğine bakarak yenilemeye çalışır. Lübnan'daki iç savaşın ardından 1980 yılında Lübnan'dan kaçarak 1985'ten itibaren Paris'e sığınır. Günümüzde, sayısız yankı bulan Adonis'in şiiri sesini uzamın ve zamanın hudutları ötesine taşımaktadır.

Fransızcaya çevrilmiş eserleri arasında şunları sayabiliriz: Chants de Mihyar le Damascène (Poésie-Gallimard, 1983); Le temps des villes (Mercure de France, 1900); Mémoire du vent (Poèmes 1957-1990) (Poésie-Gallimard, 1991); La Prière et l'Épée: essai sur la culture arabe (Mercure de France, 1993); Tombeau pour New York (Sindbad-Actes Sud, 1999).

Abdullah Muradoğlu

Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Bölümü mezunu. 15 yıldan uzun zamandır basın camiasının içinde yer aldı. 1997 yılından bu yana Yeni Şafak Gazetesi Haber Merkezi'nde özel haberler, dizi yazıları, araştırma yazıları, röportajlar, tarih sayfaları ve köşe yazıları yazdı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri Röportaj Dalı'nda ödüle layık görüldü. Biyografi alanında dört kitap yayınladı. Sivil toplum kuruluşlarında çeşitli görevler üstlendi.

ESERLERİ:
Garihi Öldüren Şiir

Abdülhak Şinasi Hisar

(1888) yılında İstanbul'da doğmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yayımlanmış ilk yazın dergilerinden olan Hazine-i Evrak'ı (1881-1882) çıkaran Mahmut Celâlettin'in oğludur. Tanzimat Edebiyatı'nın iki ünlü şairinin (Şinasi ve Abdülhak Hâmit) adları verilmiştir. Daha küçük yaşlarda bir Fransız mürebbiyeden Fransızca, komşuları olan Tevfik Fikret'ten de Türkçe dersleri almış, ilkokuldan sonra öğretimini Mekteb-i Sultanî'de (Galatasaray Lisesi'nde) tamamlamıştır (1898-1905). Daha sonra Paris'e giderek Ecole Libre des Sciences Politiques'te okumuştur (1905-1908). Meşrutiyetin ilanından sonra yurda dönmüş, uzun süre özel şirketlerde çalışmıştır (1909-1930). Daha sonra Ankara'ya giderek Balkan Birliği Cemiyeti Umumî Kâtipliği ve Dışişleri Bakanlığı Danışmanlığı görevlerinde bulunmuştur (1931-1948). Son yıllarında İstanbul'da bazı kurumların İdare meclisi üyeliklerinde bulunmuş, İstanbul'da ölmüştür (3 Mayıs1963).

Abdülhak Şinasi Hisar, Cevdet Kudret'in belirttiği üzere Meşrutiyet Döneminin Ahmet Haşim, Refik Halit, Hamdullah Suphi, Yahya Kemal, Yakup Kadri gibi şair ve yazarlarıyla aynı kuşaktan olmasına, çoğuyla okul sıralarından başlayan arkadaşlıklar kurmasına rağmen, yazmaya onlardan çok sonra başlamıştır. Önce Birinci Dünya Savaşı sonlarında bazı dergilerde şiirleriyle görünmüş ( 1918), sürekli olarak yazmaya ise Mütareke döneminde yönelmiştir. Bu dönemde Dergâh (1921), Yarın (1921) dergilerinde şiir ve eleştiri, İleri gibi gazetelerde de eleştiriler yazmıştır. Hisar, Cumhuriyet döneminde de Milliyet, Türk Yurdu gibi çeşitli gazete ve dergilerde yazmayı sürdürmüş, yazarlar arasında şair ve özellikle eleştirmeci olarak tanınmıştır. Hisar, Varlık dergisinde mensur şiirler, yazın üzerinde denemeler, eski yazarlar ve geçmiş dönem hayatını anlatan anılar yayımlanmıştır (1933-1943). Bir tür hazırlık dönemi sayılabilecek bu yıllardan sonra Abdülhak Şinasi Hisar 1941 yılından itibaren kendi yolunu bulmuş, özgün yapıtlarını peşpeşe vermeye başlamıştır. Hisar, Fahim Bey ve Biz romanıyla CHP Hikâye ve Roman Armağanı'nda üçüncülük almıştır (1942).

Yapıtları
Roman:

  • Fahim Bey ve Biz (1941)
  • Çamlıca'daki Eniştemiz (1944)
  • Ali Nizamî Beyin Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952),

Anlatı:

  • Boğaziçi Mehtapları (1943)
  • Boğaziçi Yalıları (1954)
  • Geçmiş Zaman Köşkleri (1956),

Öteki Yapıtları:

  • Aşk İmiş Her Ne Var Âlemde (1955-Seçilmiş mısra ve beyit antolojisi)
  • Geçmiş Zaman Fıkraları (1958)
  • İstanbul ve Pierre Loti (1958)
  • Yahya Kemal'e Veda (1959)
  • Ahmet Haşim, Şiiri ve Hayatı (1963).

Abdülhak Hamit Tarhan

Abdülhak Hamit Tarhan 5 Şubat 1851'de İstanbul'da doğdu. Özel eğitim gördü. Rumelihisar Rüşdiyesi'ne kısa süre devam etti. 1863'te eğitim için Paris'e gitti. Dönüşünde İstanbul'da Fransız mektebine başladı ve Babı Ali'de tercüme odasına girdi. Tahran Büyükelçiliği'ne atanan babasıyla birlikte İran'a gitti. Babasının 1867'de ölümü üzerine İstanbul'a döndü. Maliye Mektubi ve Sadaret Kalemi'nde çalıştı.

Ebüzziya Tevfik ve Recaizade Mahmud Ekrem'le tanıştı. Ardından diplomatlığa geçti. Uzunca bir süre yurtdışı görevlerde bulundu. 4 kere evlendi. Eşlerinin hepsi öldü. Mütareke yıllarında Viyana'ya gitti. Cumhuriyet'in ilanından sonra döndü. 1928'de İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar milletvekili olarak kaldı. 12 Nisan 1937'de İstanbul'da öldü.

Mezarı Zincirlikuyu'da. Abdülhak Hamid, Tanzimat sonrası bütün edebi ve siyasi devirleri yaşamış bir şairdir. Tanzimat döneminde Batı etkilerini Türk şiiri ve tiyatrosuna getiren yazardır. Kendisine son zamanlarda Şair-i Azam (en büyük şair) unvanı verilmiştir.

Abdülhak Hamit Tarhan Doğu ile Batı arasında bir köprü olabilecek kadar kuvvetli kültürü, zengin bir hayal gücü vardır. Şiirdeki Batılılaşma hareketinin asıl büyük öncüsüdür. Yaşadığı dönemde Şair-i Azam unvanıyla anılır. Şiirin biçiminde ve içeriğinde önemli yenilikler yapmıştır. Onda ölçü, uyak, hatta dil ve cümle kaygısı görülmez bu yüzden eserlerinde dil kusurları çoktur. Dili çok ağır ve üslubu oldukça fazla dağınıktır. Şiirde tezada, şaşırtmaya yer vermiş lirik felsefi bir anlayışla yazmıştır.

Tanzimat şiirine geniş ufuklar açan, Divan şiirinin iç ve dış geleneklerini yıkan, metafizik konularını işleyen tezatlardan kuvvet alan ölüm aşk ve vatan gibi konularını çeşitli dille işleyen bir şairdir. Verem hastalığından ölen karısı Fatma Hanım’ın üzüntüsüyle lirizm ve tezat dolu ünlü Makber şiirini yazmıştır.

Ağır bir dil kullandığı tiyatrolarını oynansın diye değil okunsun diye yazdığından tiyatroları sahne tekniğine hiç uygun değildir. Daha çok şiir tekniğiyle yazdığı, nazım nesir karışık tiyatrolarında tarihi olaylar ve hayalleri hâkimdir. Abdülhak Hamit Tarhan pastoral şiirin ilk örneklerinin verildiği, serbest biçimdeki şiirlerin bulunduğu kitabına Sahra adını vermiştir.

ESERLERİ
* Ölü (1886)
* Hacle (1886)
* Bir Sefilenin Hasbihali (1886)
* Bla'dan Bir Ses (1911)
* Validem (1913)
* İlham-ı Vatan (1918)
* Tayfalar Geçidi (1919)
* Ruhlar (1922)
* Garam (1923)
* İçli Kız (1874)
* Sabrü Sebat (1875)
* Duhtr-i Hindu (1875)
* Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876 - 1919)
* Tarık yahut Endülüs Fethi (1879 - 1970)
* Eşber (1880, 1945)
* Zeynep (1908)
* Macera-yı Aşk (1910)
* İlhan (1913)
* Tarhan (1916)
* Finten (1918, 1964)
* İbn Musa (1919 - 1928)
* Yadigar-ı Harb (1919)
* Hakan (1935)

Abdi İpekçi

1929 senesinde İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini gördükten sonra Galatasaray Lisesini bitirdi. Sonra bir müddet Hukuk Fakültesine devam etti. Yeni Sabah, Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres gibi çeşitli gazetelerde spor muhabiri, sayfa sekreteri ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı.

Ali Naci Karacan'ın çıkardığı Milliyet Gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Bir müddet sonra da genel yayın müdürü oldu. 1961 senesinden 1 Şubat 1979 tarihine kadar aynı gazetenin başyazarlığını da yürüten Abdi İpekçi, Türkiye Gazeteciler Sendikesi, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsünün ikinci başkanlığı, Basın Şeref Divanı genel sekreterliği gibi vazifelerde bulundu.

1 Şubat 1979 gecesi İstanbul’daki evinin yakınlarında kimliği meçhul kişi ya da kişiler tarafından öldürüldü.

ESERLERİ

  • Afrika (1955), 
  • İhtilalin Iç Yüzü (Ö. S. Coşar'la birlikte, 1965), 
  • İnönü Atatürk'ü Anlatıyor (1968), 
  • Liderler Diyor ki (1969), 
  • Dünyanın Dört Bucağından (1971), 
  • Başbakan Ecevit'le Sohbet (1974), 
  • Anayasa, Yasalar, Devlet (1982),
  • Banş, Demokrasi, Ôzgürlük (1982), Sadun Tanju/ Eski Dostlar (Ara Güler'in fotoğraflarıyla, 2002).

Abbas Maroufi

Yazar Hakkında
17 Mayıs 1957’de Tahranda dünya gelen Maroufi, ilk orta lise eğitimini aynı şehirde tamamladıktan sonra Tahran Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dramatoloji bölümünden mezun oldu. Çeşitli liselerde edebiyat öğretmeni olarak görev yaptığı sıralarda gazetecilik ve senaristlik de yapan yazar, özellikle tiyatro alanında yazdığı piyeslerle ülkesinde adından söz ettirdi.

Edebiyat çalışmalarına ünlü edebiyatçı Huşeng Gülşiri gözetiminde devam eden Maroufi’nin Güneşin Gözü Önünde adlı ilk toplu öyküleri 1980’de yayımlandı. 1990’da Gerdun adlı sanat edebiyat dergisi çıkardı. Kısa süre sonra dergi kapatıldı ve yayın yönetmeni Maroufi yargılanıp hapis cezasına çarptırıldı. 1992’de Iran Çağdaş Yazarlar Birliği Başkanlığını üstlendi.

Ölü Ruhlarla dünyada adını duyurmayı başaran yazar, ülkesinde gördüğü baskı nedeniyle siyasi sığınmacı olarak Almanya’ya yerleşti. Bu ülkede çeşitli edebi aktivitelerde bulundu. Halen İngiltere’de, diasporada yaşayan Maroufi, Sadık Hidayet Sanat Edebiyat Akademisi’nin kurucusu olup bu akademinin başında bulunuyor. İngiltere’nin ünlü Cant Berlin semtindeki akademide edebiyat çalışmalarını sürdürmekte olan yazarın; Ölü Ruhlar, Ferhat’ın Naaşı, Yorgun Sene ve Feridun’un Üç Oğlu Vardı adlı başlıca roman çalışmalarının yanı sıra En iyi Son Nesil, Yasemin Kokusu, Mavilikler Adasına Gidenler, O Altmış Bin, O Altmış Kişi adlı toplu öykü ve Nereye Kadar Benimlesin, Dili Bay ve Ahu, Sarkık Anılarımız başta olmak üzere çeşitli tiyatro oyunları vardır.

A. Ekrem Ülkü

Yazar Hakkında :  
1945 yılında, İstanbul'da doğdu. İ.Ü. İktisat Fakültesini bitirdi. Sosyal, Kültürel, Spritüel, Felsefî amaçlı bir çok dernek ve vakfın kurucusu, yöneticisi ve üyesi oldu. Kendini geliştirmeye yönelik çalışmalarını söyleşi, panel veya makalelerle dinleyicileri ile paylaştı. Radyo programlarına konuşmacı olarak katıldı.

Falih Rıfkı Atay

(İstanbul, 1894-20 mart 1971) Yazar, gazeteci, siyaset adamı.
Babası Hoca Hilmi Efendi, annesi Huriye Cemile'ydi. İlk ve ortaöğrenimini Kovacılar'daki Rehber-i Tahsil Mektebi'nde yaptı. Ardından Mercan İdadisi'ni bitirdi.

İlk yazı ve şiirlerini idadi öğrencisiyken yazdı Tecelli ve Servetifünun'da yayımladı (1912). 1908'de girdiği Darülfünun Edebiyat Fakültesi'nden dört yıl sonra mezun oldu. Gazeteciliğe Tanin'de (1912) "Cumartesi Konuşmaları"yla, daha sonra da makaleler yazarak başladı. İlk Trakya gezisini gazeteci olarak yaptı. Aynı yıl Dahiliye Nezareti'nde Talat Paşa'nın hususi kalem memuru oldu. İkinci Trakya ve Bükreş gezilerini hem bu sıfatla, hem de gazeteci olarak yaptı.

Büyük Savaşın ilk yıllarında Suriye'de Cemal Paşa'nın yanında Dördüncü Ordu Karargahı İkinci Şubesi'nde ihtiyat zabitiydi, ancak bütün siyasal ve yönetsel işlere bakan şubenin şefiydi. Savaşın son yılında da Cemal Paşa bahriye nazın olunca, Balıriye Nezareti hususi kalem müdür muavini oldu. Bir süre de Çarkçı Okulu'nda Türkçe ve edebiyat dersleri okuttu.

Birinci Dünya Savaşı'na ilişkin yazılarını Ateş ve Güneş (1918) kitabında topladı. Kazım Şinasi Dersan, Necmettin Sadak ve Ali Naci Karacan'la birlikte çıkardıkları Akşam gazetesinde (1918), Günün Fıkraları başlığı altında sürekli yazılar yazdı. Burada Kurtuluş Savaşı'nı, Mustafa Kemal'i destekleyen yazılarından dolayı idam isteğiyle Divanıharbe verildi. Yargılamanın uzaması, ardından da İnönü Zaferi'nin kazanılması üzerine serbest bırakıldı. 10 Eylül 1922'de Anadolu'ya geçti. Tanin ve Hakimiyet-i Milliye'deki yazılarıyla Mustafa Kemal'i, Milli Mücadele'yi desteklemeyi sürdürdü.

Savaşın ardından Yunan ordusunun yakıp yıktığı yerleri saptamak için kurulan Tetkik-i Mezalim Heyeti'nde Halide Edip, Yakup Kadri, Mehmet Asım'la birlikte yer aldı, tüm Batı Anadolu'yu dolaştı. Bolu (1923-1927) ve Ankara (1927-1950) milletvekili seçildi. 1952'de Bedii Faik'le Dünya gazetesini kurdu, ölünceye kadar bu gazetenin başyazarlığını yaptı.

Ayrıca çeşitli taıihlerde Hakimiyet-i Milliye, Ulus ve Milliyet gazetelerinin başyazarlığını yapan Falih Rıfkı, yeni Türk alfabesinin hazırlanması ve uygulanması sırasında Dil Encümeni'nde ve Türk Dil Kurumu'nun kuruluşunda görev aldı.

1950'lerde Dünya gazetesinde DP'ye karşı Atatürk devrimlerini savundu. Falih Rıfkı'nın ilk yazılarının çıktığı Servetifünun ve sürekli yazdığı Tanin dışında Bu Şehbal, Şair; Nedim, Yeni Mecmua'da da yazılar yayımladı. Büyük Mecmua'dan sonra ise, sürekli olarak gazetelere yazdı. Aralıksız 27 yıl milletvekilliği yapan Falih Rıfkı Atay, yazarlığını da bu doğrultudaki çalışmalara adadı.

Atatürk devrimlerinin korunması ve Batılılaşma yolundaki çabalarıyla güçlü, başarılı bir gazeteci-yazar durumuna geldi. Atatürk' le ilgili anıları 1981'de "The Atatürk I knew, Falih Rıfkı Atay; an abridged translation of F.R. Atay's Çankaya by: Geoffrey Lewis" künyesiyle YKY yayımladı. Atatürk'e olan bağlılığı ve yakınlığı ile tanınan Atay, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında gezi yazısı türünde en çok eser veren sanatçıdır. Cümleleri kısa, akıcı ve etkilidir. Atatürk'e ilişkin anılarını "Çankaya" adlı eserinde bir araya getirmiştir.
Falih Rıfkı Atay'ın Eserleri
Fıkra

  • Eski Saat (1933)
  • Niçin Kurtulmamak (1953)
  • Çile (1955)
  • İnanç (1965)
  • Pazar Konuşmaları (1966)
  • Kurtuluş (1966)
  • Bayrak (1970)
Anı (Hatıra)

  • Ateş ve Güneş (Suriye ve Filistin savaş anıları, 1918)
  • Zeytindağı (1932)
  • Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri (1955)
  • Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin (1955)
  • Atatürk'ün Bana Anlattıkları (1955)
  • Çankaya (1961)
  • Batış Yılları (1963)
  • Atatürk'ün Hatıraları, 1914-1919, (1965)
  • Atatürk Ne İdi? (1968)
Gezi

  • Faşist Roma, Kemalist Tiran, Kaybolmuş Makedonya (1930)
  • Deniz Aşırı (1931)
  • Yeni Rusya (1931)
  • Moskova-Roma (1932)
  • Bizim Akdeniz (1934)
  • Taymis Kıyıları (1934)
  • Tuna Kıyıları (1938)
  • Hind (1944)
  • Yolcu Defteri (1946)
  • Gezerek Gördüklerim (1970)
İnceleme

  • Başveren İnkılapçı (Ali Suavi Üzerine, 1954)
  • Atatürkçülük Nedir? (1966)
  • Londra Konferansı Mektupları (1933)
  • Türk Kanadı (1941)
  • Kanat Vuruşu (1945)
Monografi

  • Babanız Atatürk (çocuklar için, 1955)

Ölü Ruhlar - Abbas Maroufi

2007 yılında İngiltere'de en iyi yüz kitap arasına giren "Ölü Ruhlar", insanın yalnızlık duygusunun altında yatanları oldukça sert bir şekilde bize gösteriyor. İran'da bembeyaz karlar altında bir şehir... Sert bir iklimin, çetin doğasında, buz tutmuş öfkelerine hapsolmuş, yalnızlıklarında kaybolmuş, kendi kendini tüketen bir aile... Ve bu aileyi oluşturan bireylerin, okuyanların yüreğini titreten buruk hikâyeleri. Ödüllü İranlı yazar Abbas Maroufi, okurlarına büyülü bir senfoninin eşliğinde her karesini gözlerinizde canlandırabileceğiniz görsel bir anlatımla tam bir edebiyat şöleni yaşatıyor. Evet, itiraf etmeliyiz ki "Ölü Ruhlar" bir şaheserdir.

Rüzgarda Yapraklar - Adonis

Adonis Rüzgarda Yapraklar, yazarının asıl adı Ali Ahmet Sait Eşber olan Adonis Arap şiirinin büyük ustalarındandır. Kitabın ilk basımı 1998 yılında yapılmıştır. Çevirisi Metin Fındıkçı tarafından yapılmıştır. Güzel bir şiir kitabıdır tavsiye ederiz.

İçindekiler:

  • ÖLÜM ŞİİRLERİ
  • TOPRAĞIN SÖYLEDİĞİ
  • GÜNEŞ
  • ÖLÜM
  • GİZ
  • İKİ ÖLÜM ŞARKISI
  • BENİM VE GÖZLERİMİN ARASINDA
  • AŞK ARASINDA
  • SON DEDİKLERİ NEREDE
  • RÜZGÂRDA YAPRAKLAR
  • MEZAMİR
  • NAĞME
  • TEKRARLANAN YALNIZLIK
  • İKİNCİ TOPRAK
  • TANINDI
  • GİDEN
  • SUSKUNLUKTAN SONRA
  • YARATTIĞIM TOPRAK
  • TANIKLIK (Düş)
  • RÜZGÂRDA YAPRAKLAR
  • BOŞLUK
  • DEVRİMCİ
  • GÖNDERİLEN KÜL
  • MEZAMİR
  • 1-RÜYA
  • 2- GARİP ŞARKI
  • 3- YAŞAYAN KÜL
  • 4- GÖNDERİLEN GÜZEL SÖZÜN
  • İLK TANIK
  • İKİNCİ TANIKLIK
  • ÜÇÜNCÜ TANIKLIK
  • DÖRDÜNCÜ TANIKLIK
  • TUHAF KASİDE
  • SON GÖKYÜZÜ
  • ELLERİMDE UYUR
  • GÖZLERİNDE TAŞIR
  • KAYIP
  • TAŞ
  • SÜRÇEN
  • TEK GÖZLÜ
  • GÜNAHLAR SARDI
  • ÇOCUKLUĞUM
  • KİMLİK ,
  • BENİM GİZİM
  • BİZİ BIRAKANI GÖRDÜM
  • HAFTANIN YEDİNCİ GÜNÜ
  • RÜYA
  • CESARETİN GÖZYAŞI
  • BANA SINIR YOK
  • YALNIZ TOPRAK
  • SİZE SÖYLEDİM
  • AVUCUNDA GÖRÜYORSUN
  • GÜNLER
  • BÜYÜLÜ TOPRAK
  • SU İPİMİ KOPARDI
  • KAPI
  • SEN KİMSİN?
  • YENİ AĞIT
  • ÖLÜSÜ OLMAYAN AĞIT
  • SÖYLENCEDEKİ AĞITIN ÖMRÜ
  • EBU NEVVAS’IN AĞITI
  • HALİÇ’İN AĞITI
  • MÜJDENİN AĞITI
  • AĞIT
  • GECE VE GÜNDÜZ BÖLGESİNDEKİ TAHAVVÜLLER VE HİCRET KİTABI 1970-1971
  • GECE VE GÜNDÜZÜN AĞAÇLARI
  • GÜNEŞİN AĞACI
  • İŞARETLER ARZUNUN AĞAÇLARI
  • ATEŞİN AĞAÇLARI
  • SABAHIN AĞAÇLARI
  • KAYBOLAN BÜYÜ
  • SARKAN AĞAÇLARIN DALLARI
  • ÜZÜNTÜ AĞAÇLARI
  • ATMACA
  • ATMACANIN GÜNLERİ
  • ATMACA BAŞKA BİR YERE YÖNELİR
  • 1- GÖZYAŞI MEVSİMİ
  • 2-MERDİVENLERİ AYRILAN ÖLÜM BURÇLARI
  • 3- FOTOĞRAFI YIRTILAN GEÇMİŞ

Dil Felsefesine Giriş - Atakan Altınörs

Bu kitapta öncelikle, dili nesne edinen diğer bilgi dallarının çeşitliliği içinde dil felsefesinin kendine özgü sorunları ve bu sorunlar için felsefe tarihi boyunca filozoflar tarafından önerilmiş çözümler tanıtılmaktadır. Birinci bölümde dil felsefesinin ana konuları ve onları nesneleştirme tarzının dil ile ilgili diğer bilgi dallarından farkı; ikinci bölümde dil felsefesinin temel problemi olan "anlam" sorununa ilişkin çözüm önerileri; üçüncü bölümdeyse Antik Çağ'dan yirminci yüzyıla kadar geçen dönemdeki çeşitli filozofların dil anlayışları arasından seçilmiş örnekler yer almaktadır.

Caner Taslaman

Caner Taslaman, ilk, orta ve lise eğitimini doğduğu şehir olan İstanbul'da bitirdi. Kimya mühendisi bir annenin ve doktor bir babanın oğlu olarak küçük yaşlardan itibaren doğa bilimleri ile ilgilendi. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde üniversite eğitimini tamamladı. Üniversite eğitimi sırasında antropoloji, din sosyolojisi, bilgi sosyolojisi gibi alanlarla ilgilendi. Marmara Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri bölümünde, Big Bang Teorisi'nin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üzerine yaptığı teziyle yüksek lisans, Evrim Teorisi'nin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üzerine yaptığı teziyle doktora derecesini kazandı. Daha sonra ise Kuantum Teorisi'nin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üzerine yazdığı kitapla doçent oldu, yine bilim-felsefe-din üçgenindeki çalışmalarıyla profesörlük derecesini de aldı. Ayrıca "Küreselleşme Sürecinde Türkiye'deki İslam" çalışmasıyla ikinci doktorasını İstanbul Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakultesi'nde tamamladı. İlk olarak Tokyo Üniversitesi'nde daha sonra Oxford Üniversitesi'nde post doktora çalışmaları yaptı. Harvard Üniversitesi'nde ve Cambridge Üniversitesi'nde misafir akademisyen olarak bulundu. Son dönemdeki çalışmalarında ve yurtdışında bulunduğu üniversitelerde en çok odaklandığı konu modern bilim-felsefe-din ilişkisi olmuştur. Yıldız Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde profesör öğretim üyesidir.

Bilim-Felsefe-Din İlişkisi, Küreselleşme ve İslam, Kuran ve Bilim, Din Felsefesi, Bilim Felsefesi, Fizik Felsefesi ve Biyoloji Felsefesi en çok ilgilendiği alanlardır.

Türkçe, İngilizce ve Boşnakça olarak yayımlanmış kita?ları ve makaleleri bulunan Taslaman, şu anda 'modern bilim, felsefe ve din ilişkisi' ile 'küreselleşme ve İslam' konuları üzerinde çalışmalarda bulunmakta ve özellikle "Küreselleşme ve İslam", "hurafeler ve din", "Kuran ve bilim", "Türk halkının din algısı", "modern fiziğin felsefi ve teolojik sonuçları", "din felsefesi", "bilim felsefesi", "biyoloji felsefesi" ile özellikle ilgilenmektedir. Çeşitli televizyon ve radyo programlarında, din ve bilim tartışmaları üzerine görüş bildirmektedir.