Hüseyin Rauf Orbay (27 Temmuz 1881, İstanbul - 16 Temmuz 1964,
İstanbul), Türk asker, siyasetçi. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, Kurtuluş
Savaşı'nda ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde önemli görevlerde bulunmuştur.
Trablusgarp ve Balkan Savaşları'nda gösterdiği başarıdan ötürü "Hamidiye
Kahramanı" olarak tanındı. 1918 Ekim'inde Osmanlı Devleti'nin Bahriye Nazırı
olarak görev yapan Orbay, devletin çöküş belgesi olan Mondros Mütarekesi'ni
hükûmet adına imzalayan kişidir.
Kurtuluş Savaşı sırasında 12 Temmuz 1922-4 Ağustos 1923
tarihleri arasında Türkiye'nin başvekilliğini üstlendi; İsmet Paşa ve Fevzi
Paşa'dan sonra Türkiye'nin üçüncü başbakanıdır.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kurucularındadır. İzmir
Suikastı davasında idamla yargılanmış, on yıla mahkûm edilmiştir. 1939'da
politikaya dönen Orbay, Kastamonu mebusluğu ve Londra büyükelçiliği
yapmıştır.
Hayatı
1881'de İstanbul'da Cibali semtinde
dünyaya geldi. Babası, Abhaz kökenli Bahriye Birinci Feriki (Oramiral) ve Ayan
Meclisi azası Mehmet Muzaffer Paşa; annesi Kürt aşiret reislerinden Bedirhan
Paşa'nın kızı Rüveyde Hanım'dır.
Babasının görevi nedeniyle orta öğrenimini Trablus Askeri
Rüştiyesi'nde yaptıktan sonra İstanbul'a döndü. Heybeliada Bahriye Okulu'nu
1899'da bitirip deniz kuvvetlerine katıldı.
Askeri kariyeri
Güverte mühendisi (teğmen)
rütbesiyle askeri yaşamına başlayan Hüseyin Rauf 1901'de üsteğmenliğe, 1904'te
yüzbaşı rütbesine yükseldi. 1904'te Mesudiye zırhlısına atandı. 1905-1911
arasında gemi satın alma, gemi inşa tezgâhlarını inceleme gibi görevlerle
Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Almanya'da bulundu. 1907'de
kolağalığına (kıdemli yüzbaşı) yükseldi. 13 Kasım 1907'de sağkolağası (ön
yüzbaşı) olarak 31 Mart Ayaklanması sebebiyle İstanbul’a gelen Hareket
Ordusu'nun faaliyetlerine katıldı. Bu harekât sırasında Mustafa Kemal ve İsmet
Bey ile tanıştı.
25 Mayıs 1909’da Hamidiye Gemisi komutanlığına atandı Arnavutluk
Ayaklanmasının bastırılmasında rol oynadı. 1911 Türk-İtalyan Savaşı’nda
Trablusgarp'a ikmal sevkiyatında görev aldı. Balkan Savaşları başladığında
Hamidiye kruvazöründe süvari idi.
I. Dünya Savaşı
I. Dünya Savaşı'nda İran ve
Irak'ta Osmanlı gizli örgütü Teşkilat-ı Mahsusa'nın bir görevlisi olarak
bulundu. Kerkük'te iken yarbaylığa terfi etti; Deniz Kuvvetleri Kurmay
Başkanlığı'na atanınca İstanbul'a döndü. 1917'de Bahriye Nazırı Cemal Paşa ile
birlikte Alman İmparatoru II. Wilhelm'ı ziyaret etti. Dönüşte kalyon
kaptanlığına (albay) yükseltildi. Savaş boyunda Deniz Kurmay Başkanı sıfatıyla
bu görevde kaldı. Brest Litovsk Barış Konferansı'nda Deniz Kuvvetleri delegesi
olarak Osmanlı'yı temsil etti.
Bahriye Nazırlığı
Rauf Bey, savaşın
kaybedilmesi ve İttihat ve Terakki hükûmetinin istifa etmesinden sonra kurulan
Ahmet İzzet Paşa kabinesinde Bahriye Nazırlığı görevine getirildi ve Osmanlı
Devleti'nin çöküş belgesi olan Mondros Mütarekesi'ni hükûmet adına imzalamak
zorunda kaldı. Bahriye Nazırlığı, onun son askeri görevi oldu.
Siyasi kariyeri
Millî Mücadeleye
katılmasıRauf Paşa, Ahmet İzzat Paşa kabinesinin çekilmesi üzerine
Bahriye Nazırlığı’ndan ayrıldı ve Anadolu'daki Millî Mücadele hareketine
katıldı. 8 Haziran 1919'da Ankara'ya ulaştı. Mustafa Kemal Paşa'ya katılmak
üzere Ali Fuat Paşa ile birlikte Amasya’ya geçtiler.
22 Haziran 1919 tarihli
Amasya Genelgesi'ni imzaladılar.
Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Erzurum'a giden Rauf Bey,
Erzurum Kongresi'nde Heyet-i Temsiliye Başkan vekili idi. Ardından Sivas'a geçti
ve Sivas Kongresi başlamadan önce kongrenin başkan yardımcılığına getirildi.
İstanbul'daki Son Meclis-i Mebusân toplantısına Heyet-i Temsiliye adına
katılacak delege olarak seçildi.
Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı
Hüseyin Rauf
Bey, Sivas Kongresi'nden sonra Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'na Heyet-i
Temsiliye adına katılmak üzere Hüsrev Gerede ile birlikte İstanbul'a gitti.
Mecliste Felah-ı Vatan grubunun kurulmasına önderlik etti. 16 Mart 1920'de
meclisin İngiliz kuvvetleri tarafından basılmasından sonra tutuklanan Rauf Bey,
22 Mart 1920'da Malta'ya sürgüne gönderildi.
Rauf Bey, Malta'da 20 ay süren tutuklu kaldıktan sonra
İnebolu'da Binbaşı Rawlinson'la mübâdele edildi. 15 Kasım 1921'de Ankara'ya
gelen Rauf Bey, Sivas milletvekili sıfatı ile TBMM'ye katıldı.
Başvekillik
21 Kasım 1921’de Nafia vekilliği
(Bayındırlık Bakanlığı) ve Meclis ikinci başkanlığı görevlerine getirilen Rauf
Bey, 14 Ocak 1922'ye kadar bu görevlerde kaldı.
30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi öncesinde Fevzi
Paşa'nın yoğun çalışmaları sebebiyle TBMM İcra Vekilleri Heyeti Başkanlığı
görevine geldi ve 12 Temmuz 1922-4 Ağustos 1923 arasında TBMM İcra Vekilleri
Heyeti Başkanlığı yaptı.
Kurtuluş Savaşı'nın Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmasının
ardından başlayan Lozan Barış Konferansı sırasında İsmet Paşa’nın üstlendiği
Millî Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarına vekalet etme görevi Rauf Bey'de idi.
Lozan görüşmeleri sırasında bazı hükûmet kararlarının dışına çıktığı için İsmet
Paşa'ya sözleşmeyi imzalama yetkisini vermemesi iki devlet adamının arasını
açtı. İsmet Paşa'ya gerekli yetkiyi TBMM reisi Mustafa Kemal verdi. Lozan
Anlaşması’nın imzalanmasından sonra Rauf Bey başbakanlıktan istifa
etti.
İzmir Suikastı davası
İkinci dönemde
İstanbul milletvekili olarak mecliste yer alan Rauf Bey, Halk Fırkası'ndan
bağımsız bir politika takip etmeye başladı. 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası kurulduğunda Rauf Bey, daha önce İkinci Grupta başlattığı muhalefetini
bu toplulukta sürdürdü. Parti, 3 Haziran 1925'te kapatılıp, yönetici kadro, 17
Haziran 1926'daki İzmir Suikasti olayıyla ilgili görülerek yargılandı. Yargılama
sırasında Rauf Bey, tedavi için Viyana'da bulunmaktaydı.
Mahkeme on yıl
kalebentliğe, medeni haklardan mahrum edilmesine ve mallarının haczine hüküm
verdi. Rauf Bey hakkındaki suçlamaları ve kararı kesinlikle kabul etmedi, kararı
temyiz imkanı olmadığı için de yurda dönmedi. Yurt dışına kaldığı dönemde
Birleşik Krallık, Hindistan, Çin ve Mısır'da bulundu.
1933'te çıkan af
kanunundan yararlanmayı "...benim asla ve hiçbir suretle en ufak bir cürümle
dahi suçlu olmadığım için, ilan edilen aftan katiller ve şakiler gibi
faydalanmayı düşünmem mümkün değildir" diyerek reddetti. Eniştesinin 1935'te
vefatı üzerine ailesinin ısrarıyla yurda döndü. Yeniden politikaya atılarak 1939
yılında TBMM'nin altıncı döneminde Kastamonu'dan milletvekili seçildi; ancak
Cumhuriyet Halk Partisi'ne katılmadı.
Eski sürgün mahkûmiyeti ile ilgili 12 Aralık 1940 tarihinde
Millî Müdafaa Vekaleti aleyhine dava açtı. Gayesi, murur-u zaman bahanesiyle ele
alınmayan mahkûmiyetin haksızlığının tescil edilmesi idi. Askeri Temyiz
Mahkemesi 23 Temmuz 1941 tarihli 1342 Esas sayılı kararı ile bunu tescil
etti.
VI. Dönem Kastamonu Milletvekili seçilmiştir. II. Dünya Savaşı
sırasında 1942'de Londra Büyükelçiliği'ne getirilmesi nedeniyle 16 Mart 1942
tarihinde Milletvekilliğinden istifa etmişti. Büyükelçilik görevinden de 1944
yılında kendi isteği ile ayrıldı ve bir daha devlet görevi kabul etmedi.
Hayatının geri kalanın hayatını üniversitelerde ders ve konferanslar vererek ve
seyahatlere çıkarak geçirdi. 1964 yılında İstanbul'da geçirdiği kalp krizi
sonucu vefat etti. Mezarı Erenköy Sahrayıcedid Mezarlığı'ndadır.
HatıralarıRauf Orbay'ın siyasi hatıraları
Feridun Kandemir tarafından haftalık Yakın Tarihimiz dergisinin çeşitli
sayılarında yayımlandı. 1965 yılında Feridun Kandemir, Hâtıraları ve
Söyleyemedikleri İle Rauf Orbay adlı kitabı yayımladı. Bu hatıralar 1993'te,
Rauf Orbay, Cehennem Değirmeni -Siyasî Hatıralarım, adıyla iki cilt halinde,
2003 yılında ise, Siyasî Hatıralar adıyla tek cilt halinde tekrar
yayınlanmıştır.
Hakkındaki kitaplarNurer Uğurlu, Gizli
Belgelerle Rauf Orbay, İsmet İnönü Kavgası, 2005
Hüseyin Rauf Orbay, Siyasi
Hatıralar, 2003
Nur Özmel Akın, Rauf Orbay'ın Londra Büyükelçiliği,
1942-1944, 1999
Cemal Kutay, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Yüzyılımızda Bir
İnsanımız: Hüseyin Rauf Orbay (5 cilt), 1992
Hüseyin Rauf Orbay, Cehennem
Değirmeni, 1993
Erberk İnam, Rauf Bey, 1965
Feridun Kandemir, Hatıraları
ve Söylemedikleri ile Rauf Orbay, 1965
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder