Aydın Boysan, İstanbul doğumlu olmasına karşın aslen Rizelidir.
Öğretmen Nevreste Hanım ile muhasebeci Esat Boysan’ın oğludur.
1939 yılında Pertevniyal Lisesi'ni, 1945’te İstanbul Devlet
Güzel Sanatlar Akademisi'ni (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin
Mimarlık Bölümü’nü) bitirdi. Mesleğini 1999’a kadar ara vermeden sürdürdü.
Türkiye Mimarlar Odası’nın kurucuları arasında yer aldı; yönetim kurulu üyesi,
ilk genel sekreteri ve İstanbul şube başkanı oldu. 1945 yılında başladığı
mimarlık mesleğine 2000 yılına kadar fiilen devam eden Aydın Boysan, mimar
olarak çalıştığı 55 yıl boyunca 1.5 milyon metrekare bina
tasarlamıştır.
1957-1972 yıllarında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde ders
verdi. Ulusal ve uluslararası mimarlık yarışmalarında ödüller kazandı. Kendi
kitaplarını basmak için Bas Yayınları’nı kurdu. Aralıksız olarak on yıl Hürriyet
ve üç yıl Akşam gazetelerinde köşe yazıları yazdı.
Aydın Boysan ünlü rakı yudumlama ritüelinde bütün tiryakilere
örnek olacak bir metodoloji sergiler. Ona göre rakının hazzını artırmak için
adım adım şöyle bir yol izlenmelidir:
"Bardağa ya da adı kadeh ise, ona, önce rakı dökülmez, önce
soğuk su sonra soğuk rakı dökülür. İyi karışma böyle sağlanır. Böylece içmeye
ciddi olarak hazırlanmış kadeh, önce ağza götürülmez, burna götürülerek
koklanır. Derin nefes çekilir.
Daha sonra demci, arkasına yaslanarak bardağı ağzına yavaşça
yaklaştırır ve önce mutlaka yarım yudum alıp hemen yutmaz... Ağzında yavaşça
dolaştırıp, dişleri arasından ciğerlerine hava çeker. Amaç, mideden önce
akciğerlerin de şölenden nasibini almasını sağlamaktır.
Alınacak ikinci yarım yudumdan sonra arkaya yaslanarak kafa
hafiften yukarı kaldırılır, bütün yudum çok yavaş ve kibarca yutulur. Yutar
yutmaz da oturulan yerde, helezoni olarak yavaşça sallanılır. Bu hareketin ciddi
amacı, rakının mide borusundan helezoni olarak inmesini sağlamak, yani yolunu
uzatmaktır. Bu hareket, fizik kanunlarının bir gereğidir.
Çünkü Bektaşilere göre, rakının bedene en çok zevk verişi,
gırtlaktan mideye inişi sırasındadır. Bu yol helezoni olarak uzamalıdır ki,
demcinin zevki artsın.
Herkes bilir: Develerin boynu çok uzundur. Bu nedenle yolda
yürüyen Bektaşi, bir deve görünce kıskanmış ve Vay anam! Ne güzel içer bu yahu!
demiştir."
Aydın Boysan Şerefe Yumruk Mezesi
Eski İstanbul sokaklarında gezinen ayaklı
meyhanelerden bir küçük kadeh rakı alan işret erbabı, ayaküstü bir-iki yudumda
işini görür, sonra elinin tersiyle ağzını silerdi. Bu hareket argoya yumruk
mezesi adıyla yerleşti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder