Yüceses, Hamiyet (1916-1996) Sesinin kudretiyle ve özel
repertuarıyla bir döneme damgasını vurmuş Türk sanat müziği şarkıcısı. Soyadı
kanunu çıktığında aile büyükleri hayattaydı, ama sesine çok yakışan bu soyadını,
hocaları Selahattin Pınar ve Sadettin Kaynak'ın önerisiyle, 18 yaşındaki genç
Hamiyet aldı. Gazino sahnelerinde yıllardır ailesini geçindiren bizzat
kendisiydi, dolayısıyla evin reisi de.
Musikinin dört büyükleri arasında Perihan Altındağ ve Hamiyet
Yüceses hanım hanımcık yanlarıyla, Müzeyyen Senar ve Safiye Ayla'dan kalın
çizgilerle ayrılır. Perihan Altındağ, hanımefendiliğini yumuşacık bir sesle
tamamlarken, Hamiyet Yüceses coşkulu, akıcı, keskin, hoyratça bir tavrı
dışavurur. Müzeyyen Senar kadar efevari, apaş olmasa da, Sadun Aksüt'ün
tabiriyle "avami" bir okuyuşu vardır. Büyük kitleleri ona bağlayan da bu hoş
çelişkidir.
Güftesi Baki Süha Ediboğlu'na, bestesi Refik Fersan'a ait segâh
eseri yorumlarken, kendini halktan bir garibanın yerine koyar
gibidir:
Herkes gitti yalnız kaldım meyhanede
Gözyaşlarımı
içtim son peymanede
Bu kalp durdu dün gece virânhanede
Çocuk yaşında sabah akşam Hafız Burhan'ı ve onun Makber'ini
dinleyen birinden de bu beklenir.
İstanbullu Hamiyet, ilk sahne tecrübesini 11 yaşında
Balıkesir-Burhaniye'de yaşar, 16 yaşında İstanbul'a dönüp Londra Birahanesi'nde
okumaya başladığında, Anadolu şehirlerinde kendini çoktan yetiştirmiş, özellikle
Antep'te pişmiştir. Devrin bütün gazinoları ona 60'lı, 70'li yıllara kadar kucak
açar. 1968'de, Mevlana'yla ilgili Necip Mirkelamoğlu'nun hüseyni eseri Bezm-i
meyde dün gece pervane gibi döndüm'ü gazino sahnesinde, uygun bir mizansenle
seslendirmek istediğinde, Türk sağının ünlü Mevlevi kalemi Refi Cevat Ulunay'ın
tepkisini çeker: "700 sene bu memleketin ilmine, irfanına, felsefesine,
edebiyatına, musikisine hizmet eden Mevlânâ Celâleddin-i Rumî, İstanbul'un bir
salaş meyhanesinde nasıl istismar edilir?" Yüceses'in cevabı nettir: "Biz
gazinoda Mevlânâ ayini tertip etmiyoruz. İçkisiz bir müzikholde Mevlânâ aşkına
yazılmış bir şarkıyı adabı ve erkânı ile okumaya hazırlanıyoruz".
Hamiyet Yüceses deyince akla gazelli şarkılar gelir. İçki
kültürüne de göz kırpan bu serbest form, musiki âleminin muhafazakârlarınca
hiçbir zaman el üstünde tutulmamıştır. Hamiyet Yüceses, bu tercihi ve ısrarı
yüzünden 50'li yıllarda İstanbul Radyosu'ndan uzaklaştırılınca, Radyoevi'ne
"Türk musikisinin operası olan gazel nasıl yasaklanır" diye isyan eden
telgraflar çekilmiş, hayranları arasında radyosunu mühürleyenlere, hatta
yakanlara rastlanmıştır. O devirde gramofon olan her evin, her kahvenin, her
meyhanenin baş köşesinde iki gazelli plak bulunmaktadır: Hamiyet'in sesinden
Makber ve Bakmıyor çeşm-i siyah feryade. 80 yaşında hayatını yitirdiğinde,
vasiyeti üzerine, mezarı başında, 50'li yıllarda kaydettiği Bir bakışta âşık
oldum gözlerine ey peri gazeli çalınır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder